7 Ağustos 2013

Çocukluğumun Kirli Detaylarından

İyi eğlenceler çocuklar.

Bugün size güzel haberlerimle geldim. Neredeyse bir yıl aradan sonra tekrar blog yazmaya başladığım haberinin yerini hangi güzel haber tutabilir ki?

Dönüşümün şerefine küçük bir itiraf yapmak istedim. Hümanist, eşitlikçi, toplumda sınıflaşmalara sonuna kadar karşı durmuş ve bunun için yürüyüşlere katılmış olan benim aslında küçüklüğümde nasıl çirkef, nasıl bencil, nasıl düşüncesiz biri olduğumu öğrenmenizin zamanı geldi.

İsim vermek istemiyorum, o yüzden olayı anlatırken kullandığım isimler sonuna kadar feyk. Üçüncü sınıftayken dönemin ortasında sınıfımıza yeni bir çocuk gelmişti. Sınıfta sıra sayısı ne eksik ne de fazlayken sınıfın kısa boylularından benimle Ece'nin yanına oturulması istenen arkadaşımız Cihan'la birlikte üç kişi bir sırada geçinmeye çalıştık.

Bir süre sonra Cihan arkadaşımın tuhaflıkları olduğunu anlamaya başladım. Kendiyle ilgili pek bi haltlar bilmiyoduk. Zaten çok konuşan bi tip de değildi. Bi şeyler sakladığı aşikârdı. Ama aramız iyiydi. Sıra arkadaşım olması vasfıyla aramızda bir iletişim söz konusuydu. Bi gün bu beni evlerine davet etti. Otururuz konuşuruz falan diye konuşurken sözleştik bi gün gidelim dedik.

O gün bu arkadaşımızın evine gittiğimde anladım ki aslında bu arkadaşımın hepimizden sakladığı sırrı fakir olmalarıydı. Ben hiç renk vermedim tabi, gayet güzel bi kaç saat geçirdikten sonra bana verilen sürenin dolmasıyla evime doğru yol almaya karar verdim.

Aradan bi kaç hafta geçmişti. Benim de birinci sınıftan beri en yakın arkadaşım Murat'tı. Bu geçen sürecin sonunda Cihan, Murat'la yakınlaşmaya başladı. Ben küçükken çok pis kıskanç bi insandım, öyle böyle değil. Bi de nazım vardı ki hiç sormayın. Neyse efendim, Cihan'ın Murat'ı benden almaya çalıştığını düşününce ben Cihan'a düşman kesildim. Saniyesi ile aramızdaki iletişimi kopardım, tripler bilmem neler derken aramızda uçurum oldu.

Bizim okulun yan tarafında bi ana okulu vardı. Ana okulunun bahçesinde de bi kreş vardı. Biz de her öğle arası bir buçuk saatlik aralarda bu kreşe giderdik. Bi gün bu da geldiğinde Murat'la arama giren Cihan'ı bizden soğutmak suretiyle fakir olduğunu söyledim. Masum arkadaşım Cihan da hayır biz fakir değiliz diyerek inkar etmeye başladı tabi. Sonra bu buradan bi yardırdı, sınıfta, tenefüslerde benim yüzümden çocuğun adı fakire çıktı. Şu anda nasıl pişmanım hiç tarif edemem. Bu "fakir" arkadaşımla dördüncü sınıfta aramızdaki gerginliği anlatmam içten bile değil. Zaten konuşkan olmayan, çekingen, arkadaşsız bi çocuktu, bi arkadaş edinmek istedi benim yüzümden dışlanan biri oldu. Tabi çirkef, olaydaki kötü karakter olan ben her fırsatta ezmeye çalışıyodum. Ama neden? Onu bizden soğutuyodum ki Murat benle takılsın, onu istemesin.

Dördüncü sınıfın sonunda şehir dışına taşınmamız gerekçesiyle okuldan ayrıldım. Ondan sonra uzunca bi süre Milas'taki arkadaşlarımla görüşmedim. Tabi 2005 yılından bahsediyoruz, bilgisayarım var da internetim yok.

Yıllar sonra, ben liseye ilk başladığım senelerde Cihan beni feysbukta bulmuş eklemiş. O zaman epey konuştuk ama geçmişe mazi olurmuş ya hani o saçma sapan tavırlarımdan hareketlerimden hiç bahsetmedik. Bu arada benim hümanizmi benimsemem ve kafa yapımın bugünkü haline gelmesi lisenin birinci ve ikinci yılları süresince oldu. 

Cihan'la da konuştuk işte bayağı iyi geldi onla konuşmak. O da beşinci sınıftan sonra mı altıncı sınıftan sonra mı ne Sivas'a taşınmışlar. Artık neden taşındınız demedim ama kardeşinin feysbukunu karıştırıyodum annesi biriyle evlenmiş galiba. Çünkü ben Milas'tayken babası yoktu, onu da evlerine gittiğim gün fark etmiştim.

Artık ne zaman bu Cihan'a yaptığım anlamsız, bencilce eziyetleri hatırlasam çocuğun gelişim döneminde ona hasar vermiş miyimdir diye bir üzülürüm, bir pişman olurum. Keşke fırsatım olsa da o yaptığım şeyleri geri alabilsem, keşke fırsatım olsa da dokuz yaşındaki halime bugünkü düşüncelerimi yansıtabilsem, keşke fırsatım olsa da o halime bu yazıyı o zaman okutmuş olabilsem. Keşkeler birbirini kovalar ama geçmiş geçmiştir, asla değişmez.

Önemli olan hata yapmamak değildir, çünkü hatasız insan olmaz. Ama bundan ders çıkarmayıp yaşamımıza şekil vermezsek daha çok hata yapmaya devam ederiz ve ne kadar geç fark edersek verdiğimiz hasar o kadar kötü olur.

Zaman ayırdığınız için teşekürler genşler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder