4 Ocak 2014

Sorunlarla Baş Etme

Yaklaşık olarak bir buçuk hafta önceydi. Eve uğradığım bir gün, taş çatlasa akşama kadar oturup arkadaşa geri döneceğim. Şans ya, olmayınca olmuyor. Hale teyze çaldı kapıyı.
Canım benim, çok acil falanca yere kadar gitmem gerekiyor ama Efe'yi (beş, altı yaşlarındaki oğlu) yanımda götüremem, rahat vermez orada. Zahmet olmazsa, göz kulak olur musun birkaç saat? Bi kağıt iki tane kalem versen varlığını bile hissetmezsin. Uslu durur.
Ne diyelim, olmaz mı diyelim.  Lafı olmaz Hale teyze dedim, sabır sınavım böylece başlamış oldu.  Başlarda bir problem yoktu. Her şey, şartlar Hale teyzede geliştiği gibi benim de dışarı çıkmamı gerektirdiğinde başladı. Kitapçıdaki arkadaşım çağırıyor, acil gel diyor. Benimse sorumluluklarım, ah o sorumluluklarım. Pratik bir çözüm bulmam gerekiyordu ki, Efe'yi de yanımda götürmeye karar verdim.

Kitapçıda kitapları karıştırırken Agatha Christie'nin kitaplarını arıyorum. On Küçük Zenci kadar olmasa da, sağlam bir kitabını bulurum belki umuduyla. E neyse bu Efe de başlamasın mı çantamı asılıp duruyor. Bir yandan fermuar şeylerini çekiyor, bir yandan iplerini asılıyor. Rahat dur diye uyarmama karşılık, çocuk işte, sabır taşı olacaksın. Bildiğini okuyor.

Çocuklardan çok da haz eden biri olmadığımı anlamışsınızdır zaten şu ana kadar. Sen misin beni dinlemeyen, bir an kendimi kaybedip etini sıktım. Ama nasıl iyi geldi anlatamam, öyle bir stres atmışım ki. Tabi öyle yapınca işler daha mı kolay olur? Seninki başlamasın mı bir yandan ağlıyor, bir yandan bağırıyor. Bir de bana küfür öğret diye baskı kurduğu zamanlar vardı, ben de küfür diye bataryayı öğretmiştim. Bi yandan batarya, batarya diye bağırıyor. O da bir şey değil, kitapçıdaki herkes dönüp bana bakıyor. Rezillik diz boyu. Millet çocuğa bir şey yaptım sanıyor. İnsan her zaman pratik çözümler bulabilmeli elbet. Eğer çocuğu kolundan çekip dışarı çıkarsaydım, herkes çocuğa zarar verdiğimi düşünecekti. Tabi pratik çözümler bunu gerektirmiyor.

Millete bakarak biraz muhçap bir ifadeyle "Kitabı çok sevdi herhalde." dedim. Böylece neden ağladığı konusunda feyk bir imaj çıkarmış oldum. Sonra da Efe'ye dönüp, "Ama Efe'cim, bu kitabı alamayız, param yok o kadar." dedim. Daha fazla rezil olmamak için de kucaklayıp kitapçıdan çıktım hemen.

Çocuk mu? Tövbe!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder